Bir zamanlar, dağların arasında, kocaman taşlarla çevrili bir köyde, birbirinden inatçı iki keçi yaşarmış. Bu keçilerden biri Kara, diğeri ise Akça adını taşırmış. İkisi de köyün en güçlü ve en dikbaşlı keçileri olarak tanınırmış. Ancak birbirlerini hiç görmemişler. Bu iki keçi, herkesin dilindeymiş çünkü ikisi de asla geri adım atmaz, istediklerini mutlaka yaparlarmış.
Bir gün, Kara keçi ve Akça keçi aynı günün sabahında ayrı yönlerden yürüyüşe çıkmışlar. Tesadüf bu ya, yolları aynı noktada kesişiyormuş. İkisi de dağların zirvesinde bulunan otlaklara ulaşmak için köyün arkasındaki daracık bir köprüden geçmek zorundaymış.
Kara keçi, yokuşu tırmandıkça burnundan soluyor, “Bu köprüden ben geçeceğim, kimse yolumu kesemez!” diye düşünüyormuş. Akça keçi de aynı kararlılıkla aşağıdan köprüye doğru yaklaşıyormuş: “Kim olursa olsun, bana yol vermezse çok fena olur!”
Tam köprünün ortasında, Kara keçi ve Akça keçi karşı karşıya gelmişler. Köprü o kadar dar ki, iki keçinin aynı anda geçmesi imkânsızmış. Ama iki keçi de inatçıymış, geri dönmek onların kitabında yazmazmış.
Kara keçi, sert bir sesle: — Çekil önümden! Bu köprüden önce ben geçeceğim!
Akça keçi kaşlarını çatarak: — Sen mi geçeceksin? Hadi oradan! Yol benim, çekilmezsen fena olur!
Kara keçi başını yukarı kaldırıp sinirle bağırmış: — Sen kiminle konuştuğunun farkında mısın? Ben Kara keçiyim, herkes benden korkar. Yol vermek senin gibi küçük keçilere düşer!
Akça keçi de geri kalmamış: — Sen Kara keçiysen ben de Akça keçiyim! Bu köprüden asla geri dönmem, sen çekil!
İkisi de inatla birbirine bakıyormuş. Ne Kara keçi ne de Akça keçi geri adım atmayı düşünüyormuş. Köyün altında akan nehir gürültülü bir şekilde akarken, keçilerin kavgası daha da sertleşmiş.
Kara keçi bağırmış: — Bu köprüye ilk ben geldim, dolayısıyla yol benim hakkım!
Akça keçi hemen karşılık vermiş: — Kim önce geldiği önemli değil! Güçlü olan geçer ve o da benim!
Köprü dar, nehrin üzerinde sallanan bir halat köprüsüymüş. İki keçi de köprünün tam ortasında durmuş, kimse geri adım atmıyor. O sırada rüzgar biraz daha kuvvetlenmiş ve köprüyü sallamaya başlamış. Köprü, keçilerin ağırlığından dolayı daha da gerginleşmiş.
Kara keçi ileri adım atıp tehditkâr bir şekilde sormuş: — Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Yol vermiyor musun?
Akça keçi burnunu havaya kaldırarak: — Benimle uğraşma! Ya yol verirsin ya da burada kalırız!
İki keçi de inatlarına yenik düşmüş ve köprünün ortasında saatlerce birbirlerine karşı dikilmişler. Ne biri geri dönüyor, ne diğeri. Zaman geçtikçe, köprünün ipleri rüzgarla birlikte sallanmaya devam ediyormuş.
Köyün yukarısında yaşayan bir çoban, keçilerin kavgasını fark etmiş ve aşağıya doğru seslenmiş.
Çoban bağırmış: — Hey siz iki inatçı keçi! Ne yapıyorsunuz orada? Yolu tıkamışsınız!
Kara keçi yukarıya doğru bakarak: — O bana yol vermiyor, o yüzden geçemiyorum!
Akça keçi de hemen eklemiş: — Asıl o bana yol vermiyor, ben haklıyım!
Çoban başını sallayarak keçilerin inadına gülmüş. Sonra bir fikir gelmiş aklına. Çoban keçilere yaklaşmış ve şöyle demiş:
Çoban sabırlı bir şekilde: — İkiniz de güçlü ve inatçısınız, bunu kabul ediyorum. Ama birbirinize yol vermezseniz, bu köprünün ortasında sonsuza kadar kalacaksınız. Size bir önerim var: Neden sırayla geçmiyorsunuz? Biri biraz geri çekilsin, diğeri geçsin. Sonra diğeriniz de rahatça geçer. Böylece ikiniz de istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.
Keçiler birbirlerine bakmış. İkisi de geri adım atmamak için kararlıymış ama çobanın önerisi mantıklı gelmiş.
Kara keçi inatla: — Peki, ama ilk ben geçeceğim!
Akça keçi hemen karşılık vermiş: — Hayır, önce ben!
Bu tartışma devam ederken çoban, köprünün sallanmaya devam ettiğini görmüş ve keçilere tekrar seslenmiş:
Çoban kararlı bir sesle: — Eğer hemen karar vermezseniz, köprüden ikiniz de geçemeyeceksiniz! O yüzden bir an önce birbirinize yol verin!
Sonunda keçiler çobanın sözünü dinlemeye karar vermiş. İlk önce Akça keçi geri birkaç adım atmış. Kara keçi de dikkatlice ileriye doğru yürümüş ve köprünün sonuna ulaşmış. Ardından Akça keçi de köprüyü geçmiş.
İki keçi, köprünün sonunda birbirlerine kızgın kızgın bakmışlar ama sonunda köyün dağlarına doğru yollarına devam etmişler. O günden sonra ne zaman birbiriyle karşılaşsalar, bu köprüdeki inatlarını hatırlayıp gülümser olmuşlar.
Çoban ise köyde anlatılan bu macerayı hatırlayıp keçilerin inadını her seferinde gülerek anlatırmış.
Ve böylece, iki inatçı keçi, bir daha asla bir köprünün ortasında kavga etmemenin dersini almışlar.
Kara keçi, derin bir nefes alarak: — Bu seferlik kazandın, ama bir dahaki sefere!
Akça keçi gülerek: — Göreceğiz bakalım, kim kazanacak!
Ama ne olursa olsun, iki keçi de dost olmayı öğrenmiş ve inatçılıklarını biraz olsun bir kenara bırakmışlar.
Masal da burada sona ermiş.
Bu yazı toplamda 118 kez görüntülendi.
bu masaldan ders çıkarılması gerekli