Prenses Anna ve Elsa’nın Sıcak Kalplerinin Gücü
Bir varmış, bir yokmuş, soğuk krallığın bir köşesinde, iki kız kardeş yaşarmış. Bu kardeşler, Arendelle’in prensesleri Anna ve Elsa’ymış. Elsa, sihirli güçleriyle kışın soğuklarını yaratabilirken, Anna ise sıcak kalbiyle herkesi sevgiyle sararmış. Her ne kadar Elsa’nın buz gibi güçleri olsa da, Anna onun en büyük destekçisiymiş. İki kardeş birbirlerine sımsıkı bağlıymışlar. Ancak günlerden bir gün, Arendelle’in halkını endişelendiren bir sorun ortaya çıkmış. Krallık aniden tuhaf bir sıcak hava dalgasının etkisi altına girmiş. Buzlar erimiş, nehirler taşmış ve insanlar bunalmaya başlamış.
Anna bir sabah Elsa’nın kapısını çalarak uyandırmış.
“Elsa! Kalkmalısın, dışarısı çok sıcak! Bütün buzlar eriyor ve köylüler bu durumdan rahatsız.” demiş Anna, ter içinde kalmış yüzüyle.
Elsa yataktan kalkıp pencereden dışarıya bakmış. Gerçekten de Arendelle’in caddeleri sular altında kalmış ve herkes sıcaktan bunalmış.
“Bu çok tuhaf, Anna,” demiş Elsa, şaşkınlıkla. “Benim güçlerim buz ve soğuk yaratır, ama bu sıcaklık benim kontrolümde değil.”
Anna, kardeşinin endişesini görünce onu rahatlatmak istemiş. “Birlikte ne olduğunu bulabiliriz, Elsa. Senin güçlerin bu durumla alakalı değilse, başka bir şey olmalı.”
Elsa başını sallamış ve kız kardeşiyle birlikte kraliyet kütüphanesine gitmişler. Eski haritalara, kitaplara ve büyülü yazılara bakmışlar. Saatler geçtikçe, Anna’nın sabrı tükenmiş. Masanın üstünde oturmuş ve kollarını açarak Elsa’ya seslenmiş.
“Bütün bu kitaplar arasında çözüm bulamayacağız, Elsa. Belki de dışarı çıkıp durumu yerinde incelemeliyiz!”
Elsa bir an düşünmüş ve gülümsemiş. “Haklısın Anna, bazen kitaplardan daha fazlasına ihtiyaç vardır. Hadi, bir keşif yapalım.”
İkisi de kütüphaneden çıkıp krallığın merkezine doğru yürümüşler. Sıcaklık onları bunaltmış ama Anna’nın kararlılığı hiç eksilmemiş. Halkın arasına karışmışlar ve insanların neler yaşadığını dinlemişler. Bir çocuk onlara yaklaşmış ve Anna’nın elini tutarak sormuş:
“Prenses Anna, bu sıcaklık hep mi böyle kalacak? Buz pateni yapmayı çok özledim.”
Anna çocuğa gülümsemiş ve eğilip göz hizasına gelmiş. “Merak etme, bu durumu çözeceğiz. Belki biraz sıcak olacak, ama sonra her şey normale dönecek.”
Elsa ise çocukla konuşmayı bitiren Anna’ya dönmüş ve “Bir şeyler ters gidiyor, ama hala çözemedik. Belki dağlara çıkıp oradaki değişiklikleri incelemeliyiz.” demiş.
İki kardeş vakit kaybetmeden dağların yolunu tutmuşlar. Yol boyunca Elsa kar fırtınası yaratmaya çalışmış ama bir türlü başaramamış. Sanki sıcaklık onun güçlerini de etkiliyormuş. Anna bunu fark edip Elsa’ya bakmış.
“Elsa, güçlerin bile etkilenmiş olabilir mi? Yoksa bu daha büyük bir sihrin işareti mi?”
Elsa durup derin bir nefes almış. “Bunu düşündüm, Anna. Sıcaklık yalnızca fiziksel değil, sihirli bir etki de taşıyor olabilir.”
Yürümeye devam ederlerken dağların tepesinde yalnız bir kulübe görmüşler. Kulübenin önünde yaşlı bir kadın oturuyormuş, elinde bir yelpaze, kendini serinletmeye çalışıyormuş. İki prenses kadının yanına gitmişler ve Anna hemen söze başlamış.
“Merhaba! Biz Arendelle’in prensesleriyiz. Bu sıcaklık dalgasının sebebini araştırıyoruz. Burada neler olduğunu biliyor musunuz?”
Kadın onlara doğru bakmış ve hafifçe gülümsemiş. “Sıcak hava mı? Ah, bu yalnızca doğanın dengesi, çocuklarım. Ama her dengenin bir bozulma sebebi vardır. Siz de bunun arkasındaki sebebi bulmalısınız.”
Elsa kadının sözlerine dikkat kesilmiş. “Bu dengeyi bozan şey ne olabilir?”
Kadın ellerini havaya kaldırmış. “Bazen dengenin bozulması için kötü niyetli bir sihre gerek yoktur. İnsanlar, duygular, doğa bile zamanla etkilenebilir. Belki de Arendelle’de insanların içindeki sıcaklık, dışarıdaki bu etkiyi artırmıştır.”
Anna şaşırmış. “İçimizdeki sıcaklık mı? Yani bu, bizim sevgi dolu kalplerimiz yüzünden mi oluyor?”
Kadın gülümsemiş. “Sevgi, en güçlü büyüdür. Ama bazen sevgi, sıcaklıkla değil, dengede tutulmalıdır. Her şeyin fazlası zarar verebilir.”
Elsa, kadının söylediklerini düşünmüş. “Yani çözüm, dengeli bir şekilde hem sıcak hem soğuk kalbimizi kullanmak mı?”
Kadın başını sallamış. “Evet, prensesim. Dengeyi bulduğunuzda, doğa da size cevap verecektir.”
Anna ve Elsa, kadının sözlerinden ilham alarak hemen krallıklarına geri dönmüşler. Elsa, buz gibi güçlerini kullanarak büyük bir kar fırtınası yaratmaya çalışmamış. Bunun yerine, küçük ama dengeli bir esinti yaratmış. Bu esinti sıcaklığı azaltmış ama aşırı soğuk da yaratmamış. Anna ise Elsa’nın yanında durmuş ve onun cesaretini desteklemiş.
“Elsa, başarabilirsin. Dengeyi bulmak senin en büyük gücün.” demiş Anna.
Elsa, kardeşinin sözlerinden güç alarak kendine güvenmiş ve etrafındaki havayı dikkatlice kontrol etmiş. Sonunda, krallıkta sıcaklık normale dönmeye başlamış.
Halk, sokaklara çıkıp nehirlerin tekrar normale döndüğünü görünce mutlulukla dans etmişler. Anna ve Elsa halkın arasında gülümseyerek yürümüşler.
“Başardık, Elsa!” demiş Anna heyecanla. “Senin güçlerinle, sevginin gücünü birleştirerek Arendelle’i kurtardık.”
Elsa da gülümsemiş ve kardeşine sarılmış. “Evet, Anna. Dengeyi bulduğumuzda her şey yerine oturuyor.”
O günden sonra, Anna ve Elsa krallıklarında dengeyi ve sevgiyi en iyi şekilde koruyarak yaşamışlar. Sıcak ve soğuğun gücü, tıpkı iki kardeşin birbirini tamamladığı gibi, Arendelle’in de huzurunu sağlamış.
Ve böylece, prensesler Arendelle’de uzun yıllar boyunca mutlu bir şekilde yaşamışlar. Ne sıcaklık, ne soğuk; denge her şeyin anahtarı olmuş.
PRENSES ELSAYI ÇOK SEVİYORUM