Bir zamanlar küçük bir kasabada yaşayan Ayşe adında bir kız vardı. Ayşe, her gün sokaklarda koşup oynar, arkadaşlarıyla vakit geçirirdi. Ama bir konuda diğer çocuklardan biraz farklıydı: Kitap okumaktan hiç hoşlanmazdı. Kitapların sıkıcı olduğunu düşünür, her fırsatta okumaktan kaçar, daha çok oyun oynamayı tercih ederdi.
Bir gün Ayşe’nin öğretmeni, sınıfa yeni bir görev verdi. Herkesin bir hafta boyunca okuduğu kitapları anlatacağı bir etkinlik yapılacaktı. “Herkes en sevdiği kitabı seçip, okuduğunuz bölümleri bizimle paylaşacak. Hazır mısınız?” dedi öğretmen gülümseyerek.
Ayşe’nin içi sıkıntıyla doldu. Hiç kitap okumamıştı ki! Arkadaşları heyecanla konuşmaya başladılar. “Ben yeni bir macera kitabı okuyorum, Ayşe! Gerçekten çok heyecanlı!” dedi Ali.
“Benim kitabım sihirli bir bahçe hakkında! Ağaçlar konuşabiliyor ve hayvanlar şarkı söylüyor!” diye ekledi Zeynep.
Ayşe sessizce dinledi ama içinden, “Kitaplar nasıl bu kadar eğlenceli olabilir ki?” diye düşünüyordu. Sonunda, dayanamayıp eve koştu ve annesine derdini anlattı. “Anne, herkes kitap okuyormuş ama ben hiç okumadım! Ne yapacağım?” dedi gözleri dolu dolu.
Annesi ona sevgiyle baktı. “Üzülme canım, okumak çok güzel bir şeydir. Seni farklı dünyalara götürür, yeni maceralara çıkarır. İstersen sana yardımcı olabilirim.”
Ayşe biraz şüpheliydi. “Ama anne, kitaplar çok sıkıcı! Zaten anlayamıyorum ve sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorlar.”
Annesi gülümsedi. “Her kitabın kendine has bir dünyası vardır. Belki de sen henüz doğru kitabı bulmadın. Gel, birlikte kütüphaneye gidelim ve sana uygun bir kitap seçelim.”
İlk başta tereddüt eden Ayşe, annesinin elini tutarak kütüphaneye gitmeyi kabul etti. Kütüphane, rengarenk kitaplarla dolu büyük bir yerdi. Raflar, her biri farklı hikayeler anlatan kitaplarla sıralanmıştı. Ayşe’nin gözüne bir kitap çarptı: “Maceracı Kedi ve Gizemli Hazine”.
“Bu nasıl bir kitap, anne? İlginç görünüyor.” dedi heyecanla.
Annesi gülümseyerek cevap verdi. “Bu bir macera kitabı. Belki senin de ilgini çeker.”
Ayşe kitabı eline aldı ve sayfalarını karıştırmaya başladı. Kitabın içinde cesur bir kedinin maceralarını anlatan harika resimler vardı. “Belki de bu kitabı sevebilirim,” diye mırıldandı.
Eve döndüklerinde, Ayşe kitabı okumaya başladı. İlk başlarda biraz zorlansa da, kedinin maceraları ona giderek daha da ilginç gelmeye başladı. Bir süre sonra kendini tamamen hikayeye kaptırmıştı. Kedi, kaybolmuş bir hazineyi bulmaya çalışıyor, türlü engellerle karşılaşıyor, her sayfada yeni bir gizem çözülüyordu.
Bir gün annesi odasına geldi ve Ayşe’nin kitabı büyük bir ilgiyle okuduğunu görünce, “Demek kitaplar o kadar da sıkıcı değilmiş, öyle mi?” diye sordu.
Ayşe gülerek, “Evet, anne. Bu kitap harika! Sanki ben de kedinin yanında hazineyi arıyormuşum gibi hissediyorum.” dedi.
Birkaç gün sonra okulda kitap etkinliği başladı. Herkes sırayla okudukları kitapları anlatıyordu. Sıra Ayşe’ye geldiğinde, biraz heyecanlıydı ama içi kıpır kıpırdı. “Ben ‘Maceracı Kedi ve Gizemli Hazine’yi okudum. Bu kitap, kaybolmuş bir hazineyi arayan cesur bir kedinin maceralarını anlatıyor,” diye başladı.
Arkadaşları merakla dinlemeye başladılar. Ayşe devam ettikçe, kedinin karşılaştığı tehlikelerden, çözdüğü bilmecelerden bahsediyordu. Herkesin gözleri onun üzerinde, nefeslerini tutarak dinliyorlardı.
Etkinlik bittiğinde, Ali yanına gelip, “Ayşe, o kitap gerçekten çok heyecanlıymış! Ben de okumak istiyorum.” dedi.
Zeynep ise, “Ben sihirli bahçeyi seviyorum ama bu kedi macerası da çok ilginç geldi. Kitabı bana ödünç verebilir misin?” diye sordu.
Ayşe gülümseyerek, “Tabii ki! Kitap okumak gerçekten harika bir şeymiş. Siz de bu maceraya katılmalısınız!” dedi.
O günden sonra, Ayşe’nin kitaplarla olan ilişkisi tamamen değişti. Artık kütüphane, onun en sevdiği yerlerden biriydi. Her hafta yeni bir kitap seçiyor, farklı dünyalara dalıyordu.
Bir akşam annesi ona, “Gördün mü? Kitaplar sayesinde neler keşfettin. Kitaplar sadece eğlenceli değil, aynı zamanda sana yeni bilgiler, yeni bakış açıları kazandırır.” dedi.
Ayşe başını sallayarak, “Evet anne, kitaplar gerçekten de harika! Her bir sayfa yeni bir macera gibi.”
Annesi gülümseyerek, “Ve bu maceralar hiç bitmeyecek, Ayşe. Ne kadar çok okursan, o kadar çok şey öğrenirsin ve büyürsün.” dedi.
Ayşe, elindeki kitabın kapağını açarken, “Evet, her yeni kitap yeni bir macera! Ve ben daha yolun başındayım.” dedi.
Böylece, Ayşe okumanın önemini anlamış ve kitapların sihirli dünyasına adım atmıştı. O, artık sadece bir oyun oynamaktan değil, her bir kitabın içindeki büyülü dünyaları keşfetmekten de büyük bir keyif alıyordu.
Bu yazı toplamda 4 kez görüntülendi.
Bir yanıt yazın