Kuş ve Balık Masalı: Uçan Arkadaşım ve Yüzücü Kardeşim
Bir varmış, bir yokmuş, yemyeşil bir ormanın kenarında küçük bir gölet varmış. Bu göletin etrafında pek çok ağaç ve çiçekler varmış. Ormanın kuytularında yaşayan kuşlar, göletin berrak sularında yaşayan balıklara hayranlıkla bakar, onlar gibi suyun altında yaşamayı çok isterlermiş. Ancak, kuşlar gökyüzünde uçmayı ve özgürce havada süzülmeyi severken, balıklar da suyun derinliklerinde yüzmenin tadını çıkarırlarmış.
Bir gün, gölette yaşayan minik bir balık, diğer balıklara şöyle demiş: “Arkadaşlar, bugün gökyüzündeki kuşları izlemeye ne dersiniz? Ne kadar güzel uçuyorlar!”
Balıkların en büyüğü, yaşlı bir balık, gülümseyerek cevap vermiş: “Elbette! Ama biz su altında yaşıyoruz, onları asla yakalayamayız.”
Bu sözler üzerine, en küçük balık hemen suyun yüzeyine çıkmış ve bir grup kuşun gökyüzünde nasıl dans ettiğini izlemeye başlamış. Birdenbire bir kuş suyun yanına inmiş. Bu kuş, parlak mavi tüyleri ve sevimli sesiyle dikkat çekiyormuş. Minik balık hemen kuşa seslenmiş: “Merhaba, uçan arkadaşım! Nasılsın?”
Kuş, minik balığın sesini duyunca gülümsemiş. “Merhaba küçük balık! Benim adım Mavi. Senin gibi su altında yaşamak harika olmalı!”
Minik balık, heyecanla cevap vermiş: “Evet, ama ben de senin gibi uçmak istiyorum! Gökyüzünde olmak çok güzel görünüyormuş!”
Mavi kuş, biraz düşündükten sonra, “Neden birlikte oynamıyoruz? Ben sana gökyüzünü gösterebilirim, sen de bana suyun derinliklerini!” demiş.
Minik balık sevinçle dans etmiş: “Bu harika olur! Ama ben suyun altına giremiyorum, senin gibi uçmayı nasıl öğrenebilirim?”
Mavi kuş, balığın endişesine anlamış ve “Ben sana nasıl uçacağını gösteririm, sen de bana yüzmeyi öğretirsin!” demiş.
Böylece Mavi kuş, minik balığı gölete davet etmiş: “Gel, suya birlikte girelim!” Balık, heyecanla suya dalmış ve Mavi kuş da onu takip etmiş. İlk başta, Mavi kuş suyun altında çok zorlanmış, ama balık ona yardımcı olmuş. “Sakin ol! Sadece akıntıya kapılma!” diye seslenmiş.
Mavi kuş, balığın söylediklerine dikkat etmiş ve biraz daha alışmış. Yüzme keyfi yaşarken, balık ona su altındaki renkli mercanları göstermiş: “Bak, burada ne kadar güzel mercanlar var!”
Mavi kuş, su altındaki güzellikleri hayranlıkla izlemiş: “Ne kadar güzel! Ama burası çok karanlık!”
Balık gülümseyerek demiş ki: “Burada karanlık ama biz ışığı görebiliyoruz! Üstelik birçok arkadaşım da burada yaşıyor.”
Mavi kuş, yüzmeyi öğrenmeye devam etmişken, balık da gökyüzünü merak etmeye başlamış. “Peki, senin gibi uçmak nasıl bir şey?” diye sormuş.
Mavi kuş, heyecanla anlatmaya başlamış: “Uçmak harika! Gökyüzü çok geniş ve açık. Rüzgarı hissetmek, bulutların arasında süzülmek çok keyifli!”
Balık, Mavi’nin anlattıklarını dinlerken, “Ama ben hiç uçamam ki! Kanatlarım yok.” demiş.
Mavi kuş, gülümseyerek, “Ama belki de benimle havalanabilirsin! Ben seni kollarımda taşırım!” demiş.
Bu öneri balığın aklına yatmış ve hemen kabul etmiş: “Tamam! Deneyelim!”
Mavi kuş, minik balığı dikkatlice kollarında taşıyarak gökyüzüne doğru yükselmiş. Balık, havada süzülmenin ne kadar güzel olduğunu düşünmüş. “Bu harika! Kendimi özgür hissediyorum!” diye bağırmış.
Bir süre havada süzüldükten sonra, Mavi kuş tekrar suya inmiş. Balık, mutlulukla dans ederek, “Bir daha yapalım! Bu çok eğlenceliydi!” demiş.
Mavi kuş, gülümseyerek, “Tabii ki! Ama sen de benimle uçmayı öğrenmelisin. Bunu birlikte yapabiliriz!”
Böylece her gün buluşup birbirlerine yüzmeyi ve uçmayı öğretmişler. Balık, Mavi’nin kollarında daha fazla havada kalmayı öğrenmiş, Mavi kuş da suyun derinliklerinde daha rahat yüzmeyi başarmış.
Bir gün, Mavi kuş, balığı suyun kenarında beklerken bulmuş ve heyecanla demiş: “Bugün seni daha yükseğe uçurmak istiyorum! Hazır mısın?”
Balık, kalp atışları hızlanarak yanıtlamış: “Evet, hazırım!”
Mavi kuş, balığı kollarında dikkatlice taşımış ve gökyüzüne doğru yükselmiş. Balık, rüzgarın saçlarını okşayışını hissediyormuş. “Bu çok güzel! Çok yüksekteyiz!”
Mavi, gülümseyerek, “Evet, gökyüzü çok geniş. Şimdi seni biraz daha yüksek uçuracağım!” demiş.
Balık, mutlulukla bağırmış: “Daha yükseğe! Lütfen daha yükseğe!”
Mavi kuş, tüm gücüyle balığı havada tutmaya çalışmış, ancak birden rüzgar çok sert esmeye başlamış. “Ah! Rüzgar çok güçlü!” demiş.
Balık, panik içinde, “Beni düşürme, lütfen!” diye bağırmış. Mavi kuş, “Sakin ol! Ben seni düşürmeyeceğim!” diye cevap vermiş.
Ancak rüzgar o kadar şiddetli esiyormuş ki, Mavi kuş yavaşça aşağı inmeye başlamış. “Hızla inmeliyiz!” demiş.
Balık, korku içinde cevap vermiş: “Hızla inelim ama beni düşürme!”
Mavi, balığı güvenli bir şekilde gölete indirmiş ve hemen suya dalmış. Balık, suya düştüğünde rahatlamış: “Oh! Çok korktum!”
Mavi kuş, üzgün bir sesle demiş: “Üzgünüm, balık. Rüzgar çok güçlüydü.”
Balık, gülümseyerek, “Önemli değil, arkadaşım. Biz birlikte her şeyi başarabiliriz!” demiş.
O günden sonra, hem kuş hem de balık, dostluklarının önemini anlamışlar. Her gün buluşup birlikte eğlenmeye devam etmişler. Kuş, balığın su altındaki güzellikleri keşfederken, balık da kuşun gökyüzündeki maceralarını dinlemeyi sevmiş.
Ve böylece Mavi kuş ile minik balık, dostluklarının her iki dünyayı da güzelleştirdiğini anlamışlar. Ormanın kenarındaki gölet, artık sadece suyun değil, hayallerin ve dostluğun da yeriymiş.
Gökten suya, sudan göğe uzanan bu dostluk masalı, kuşlarla balıklar arasında efsane olarak anlatılmaya devam etmiş.
Bu yazı toplamda 66 kez görüntülendi.
Bir yanıt yazın