Bir varmış bir yokmuş, geniş çayırlarda yaşayan, güzelliği dillere destan olan bir inek varmış. Bu ineğin adı Sütlüce’ymiş. Sütlüce, beyaz ve kahverengi benekli, kocaman gözleriyle herkesin dikkatini çeken, çok zarif bir inekmiş. Ancak onun en bilinen özelliği, etrafındaki diğer hayvanlarla olan çapkın tavırlarıymış. Kimle karşılaşsa tatlı tatlı konuşur, herkesi etkiler ve biraz da şımarıklık yaparmış. Çiftlikte yaşayan diğer hayvanlar da onun bu haline hem şaşırır hem de gülerlermiş.
Bir gün Sütlüce, arkadaşlarıyla birlikte güneşin altında keyifli bir gün geçiriyormuş. Çayıra uzanmış, mavi gökyüzüne bakarken yanına en yakın arkadaşı Tavuk Fıstık gelmiş.
Fıstık: “Sütlüce, yine kime cilve yapıyordun bu sabah? Horoz Hüsnü seni konuşurken gördüm!”
Sütlüce gözlerini kısarak gülümsemiş.
Sütlüce: “Ah, Fıstık! Sen de biliyorsun ki Hüsnü sabahları öyle tatlı öter ki, onu selamlamadan geçmek olur mu hiç? Hem, biraz şakalaştık işte.”
Fıstık gülerek kanatlarını çırpmış.
Fıstık: “Senin şakaların bir gün başına iş açacak, Sütlüce. Herkesi peşine takıyorsun ama gerçek arkadaşlık çok daha önemli.”
Sütlüce ciddileşmiş.
Sütlüce: “Benim arkadaşlarım var Fıstık, sen varsın, Kuzgun Karga var, Tilki Sinsi var… Hem herkes benimle arkadaş olmak istiyor, farkındasın değil mi?”
Fıstık başını sallayarak cevap vermiş.
Fıstık: “Elbette seninle arkadaş olmak isteyen çok ama gerçek dostluk farklıdır. Bir gün senin samimiyetini sınayacak bir olayla karşılaşabilirsin.”
Bu sırada çayın öbür ucunda otlayan Karga Kuzgun ve Tilki Sinsi, Sütlüce’nin yanına gelmişler.
Tilki Sinsi: “Ah, Sütlüce! Bugün ne kadar da güzel görünüyorsun. Senin gibi biriyle dost olmak büyük bir şans.”
Kuzgun Karga: “Evet, Sütlüce, bu çayırın en zarif ineği sensin. Hatta belki de dünyadaki en zarif inek!”
Sütlüce yine tatlı tatlı gülümseyip kuyruğunu sallamış.
Sütlüce: “Siz de ne kadar tatlısınız. Peki, bugün ne yapalım? Hadi eğlenelim!”
Birlikte çayırda koşturmuşlar, şakalaşmışlar ve güneşin tadını çıkarmışlar. Ancak günün sonunda Sütlüce’nin canı sıkılmaya başlamış. Sürekli şaka yapıyor, cilveli konuşmalarla vakit geçiriyordu ama içinde bir boşluk hissetmeye başlamıştı. Gerçekten onunla vakit geçirenler, dost muydu? Yoksa sadece eğlenmek için mi onun yanındaydılar?
Akşam olduğunda, Sütlüce oturup düşünmeye başlamış. “Acaba Fıstık haklı mıydı?” diye geçirmiş aklından. Tam o sırada, koyun sürüsünden bir haber yayılmış: Koyunlardan biri kaybolmuş! Sütlüce hemen çiftlik hayvanlarının toplandığı meydana gitmiş. Herkes bir arada kaybolan koyunu aramaya karar vermiş.
Çiftlik Sahibi: “Koyun Pamuğu bulmadan kimse rahat edemez. Hep birlikte arayacağız!”
Herkes iş bölümü yaparken, Sütlüce’nin yanına Karga Kuzgun ve Tilki Sinsi yaklaşmış.
Kuzgun Karga: “Sütlüce, böyle bir işin içine girmene gerek yok. Biz zaten seni çok seviyoruz, oturup dinlenebilirsin.”
Tilki Sinsi: “Evet, evet! Biz zaten seni koruruz, merak etme. Hem biz kaybolan koyunu da buluruz.”
Sütlüce bir an düşündü. Onların sözleri hoşuna gitmişti ama diğer hayvanların hepsi yardıma koşmuştu. O sırada Fıstık yanına gelmiş ve gözlerinin içine bakarak konuşmuş:
Fıstık: “Sütlüce, gerçek dostlar zor zamanlarda belli olur. Eğer sen de bir dostsan, yardım etmelisin.”
Sütlüce’nin aklı karışmıştı ama sonunda kararını vermiş. Başını dik tutarak cevap vermiş.
Sütlüce: “Fıstık, haklısın. Gerçek dostlar böyle zamanlarda ortaya çıkar. Ben de yardım edeceğim!”
Ve Sütlüce, büyük çayırın dört bir yanına koşarak Pamuğu aramaya başlamış. Kuzgun ve Tilki, onun arkasından bakakalırken, Sütlüce’nin bu kararlılığına şaşırmışlardı.
Gece karanlığında, Sütlüce bir çitin arkasında bir ses duymuş. Hemen sesin geldiği yere yönelmiş ve orada sıkışmış halde olan Pamuğu bulmuş! Pamuğun yünleri dikenli tellerde sıkışmış ve hareket edemiyormuş.
Sütlüce: “Ah Pamuğum, seni buldum! Sakin ol, seni buradan çıkaracağım.”
Pamuk gözyaşları içinde, titrek bir sesle cevap vermiş.
Pamuk: “Sütlüce, beni burada bulabildiğin için çok teşekkür ederim. Çok korkmuştum.”
Sütlüce Pamuğu yavaşça dikenli tellerden kurtarmış ve onu güvenli bir şekilde çiftliğe geri götürmüş. Çiftlik hayvanları Sütlüce’ye teşekkür etmişler ve onu kutlamışlar. Çiftlik sahibi de ona kocaman bir ödül vermiş.
O günden sonra, Sütlüce değişmişti. Artık arkadaşlarına sadece güzel sözler söylemekle yetinmiyor, onlara gerçekten destek oluyordu. Fıstık’a dönüp gülümsemiş.
Sütlüce: “Fıstık, sen haklıydın. Gerçek dostluk cilveyle ya da tatlı sözlerle olmaz. Samimi olmak, zor zamanlarda yanında olabilmekmiş.”
Fıstık kanatlarını çırparak sevinmiş.
Fıstık: “Evet, Sütlüce! Gerçek dostluk işte budur.”
Sütlüce o günden sonra, arkadaşlarına daha fazla zaman ayırmış ve çiftlikte herkes tarafından daha çok sevilmiş. Ama en önemlisi, artık gerçek bir dost olduğunu anlamıştı.
Ve böylece Sütlüce, çapkınlığın değil, gerçek dostluğun peşinde koşmuş ve çiftlikte mutlu bir şekilde yaşamış.
Bu yazı toplamda 43 kez görüntülendi.
Bir yanıt yazın