Akıllı Eşek İle Küçük Köyün Büyük Sırrı
Bir zamanlar, yemyeşil tepelerle çevrili, nehirleri şırıl şırıl akan bir köy vardı. Bu köyde herkesin çok sevdiği, akıllı mı akıllı bir eşek yaşardı. Adı “Koca Kulak”tı. Koca Kulak, yalnızca yük taşımakla kalmaz, aynı zamanda köyün çocuklarıyla da dosttu. Küçük köyde, herkes onun ne kadar zeki olduğunu bilir, ona saygı duyardı.
Bir gün, köyün meydanında bir haber duyuruldu. Köyün pazar yerine her hafta getirilen meyve ve sebzeler kayboluyordu! Köylüler durumu anlamaya çalıştılar, ama kimse hırsızları yakalayamıyordu. Koca Kulak, köylülerin bu durumdan ne kadar üzüldüğünü gördü ve hemen bir plan yapmaya karar verdi.
“Koca Kulak” dedi küçük Ali, “sen çok akıllısın! Neden bu sorunu çözmemize yardım etmiyorsun?”
Koca Kulak, Ali’ye bakıp kulaklarını salladı. “Ben bu işin peşine düşeceğim, Ali,” dedi Koca Kulak. “Bu köyde kimse aç kalmayacak.”
O gece, Koca Kulak, yavaşça ahırından çıktı ve sessizce köyün pazar yerine doğru yürüdü. Gecenin karanlığında, her şey sessizdi. Koca Kulak, kulaklarını dikmiş, tüm dikkatini etrafına vermişti. Derken, pazar yerinin yakınlarında bir hışırtı duydu.
“Koca Kulak, bu bir fare mi yoksa?” diye fısıldadı kendi kendine. Ancak, hışırtı gittikçe arttı ve birden bire bir gölge belirdi. Gölgeye yakından bakınca, bunun bir fare değil, iki küçük yaramaz keçi olduğunu gördü!
“Keçiler mi?” diye şaşırdı Koca Kulak. “Bu işi onların yaptığı aklımın ucundan bile geçmezdi.”
Keçileri izlemeye devam etti ve onların gizlice sebzeleri çaldığını, sonra da köyün dışında bulunan büyük bir ağacın altına sakladıklarını fark etti. Ancak, bu ağaç bir ormanda değil, köyün bitişiğindeki açık bir alanda, büyük bir çayırdaydı. Keçilerin sebzeleri sakladığı yer aslında, eski bir su kuyusunun üstüydü.
Ertesi sabah, Koca Kulak hızlıca Ali’ye ve diğer çocuklara durumu anlattı.
“Ali, hemen muhtar amcaya gitmeliyiz” dedi Koca Kulak. “Ona her şeyi anlatmalıyız.”
Ali ve arkadaşları, Koca Kulak’ın peşine takıldılar ve doğruca köyün muhtarına gittiler. Koca Kulak, keçilerin sebzeleri çaldığını ve onları sakladığı yeri bir bir anlattı.
Muhtar, duyduklarına inanamadı. “Koca Kulak, sen gerçekten harika bir dostsun,” dedi. “Bu köyün en akıllı eşeği olduğunu herkes biliyordu ama bu kadarını beklemiyorduk.”
Muhtar, köydeki diğer yetişkinleri de çağırarak, herkesin toplanmasını sağladı. Tüm köy halkı, keçilerin sakladığı sebzeleri bulmak için yola koyuldu. Koca Kulak ve çocuklar, büyük ağacın altındaki su kuyusunu gösterdiler.
“Kuyunun kapağını açmalıyız” dedi Koca Kulak. “Sebzeler burada saklanıyor.”
Köylüler, kuyunun kapağını açınca, gerçekten de içerisi sebze ve meyve doluydu. Keçiler, içeri girip çıkmak için kuyunun dar bir geçidini kullanıyormuş!
Bu keşif üzerine, köylüler keçilere ceza vermek yerine, onlara daha fazla yiyecek vermeye karar verdiler. “Keçiler aç kalmışlar, bu yüzden sebzeleri çalmak zorunda kaldılar” dedi muhtar. “Onlara yeterince yiyecek verirsek, böyle şeyler tekrar yaşanmaz.”
Koca Kulak, bu durumu bir başarı olarak gördü. Artık köyde herkes onun sadece güçlü bir eşek değil, aynı zamanda zeki ve iyi kalpli olduğunu biliyordu.
“Harika iş çıkardın Koca Kulak” dedi Ali. “Sen olmasaydın bu sorunu çözemezdik.”
Koca Kulak, mutlu bir şekilde başını salladı. “Hep birlikte başardık” dedi. “Dostluk ve iş birliği, her sorunun üstesinden gelmemizi sağlar.”
O günden sonra, Koca Kulak köyde daha da saygı görmeye başladı. Artık herkes, bir sorun olduğunda önce ona danışır, onun fikirlerine önem verirdi. Koca Kulak ise, her zaman yardıma hazır, güler yüzlü ve akıllı bir dost olarak köyde yaşamaya devam etti.
Ve böylece, küçük köyün büyük sırrı, Koca Kulak sayesinde çözüldü. Bu masal da burada sona erdi, ama Koca Kulak’ın maceraları daha bitmedi!
Bir yanıt yazın