Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, hayal ülkelerinin birinde, sihirli ve büyülü bir orman varmış. Bu orman, herkesin sadece rüyalarında görebileceği kadar güzel, masalsı ve olağanüstüymüş. Ağaçları gökyüzüne kadar uzanır, yaprakları yıldız ışıkları gibi parlarmış. Bu ormanın adı “Uyku Perisinin Sihirli Ormanı”ymış ve içinde gizemli, büyülü yaratıklar yaşarmış.
Ormanın derinliklerinde, peri masallarından fırlamış gibi duran bir kulübe varmış. Bu kulübenin sahibi, herkesin “Uyku Perisi” olarak bildiği bir periymiş. Uyku Perisi, uzun altın sarısı saçları, pırıl pırıl parlayan mavi gözleri ve ışıl ışıl gülümsemesiyle tanınırmış. Geceleri, çocuklar uykuya daldığında yanlarına gelip onlara en güzel rüyaları getirirmiş.
Bir gün, bu büyülü ormanın etrafında oynayan küçük bir kız çocuğu varmış. Adı Elif olan bu kız, maceracı ruhuyla tanınır ve keşif yapmaktan büyük keyif alırmış. Elif, bir gün ormanın kenarında dolaşırken gökyüzüne kadar uzanan ağaçların arasında parlak bir ışık görmüş. Bu ışık, ona sihirli bir şeylerin olduğunu hissettirmiş ve merakla o yöne doğru ilerlemeye başlamış.
Elif, ışığın geldiği yere vardığında, gözlerine inanamamış. Karşısında muazzam büyüklükte bir ağaç ve ağacın dalları arasında pırıl pırıl parlayan küçük bir peri uçarak dolaşıyormuş. Bu peri, Elif’i görünce yanına gelmiş ve nazikçe gülümseyerek “Merhaba, ben Uyku Perisi. Beni bulduğun için çok şanslısın. Sihirli Orman’a hoş geldin!” demiş.
Elif, gözlerini açıp kapayarak “Merhaba, Uyku Perisi. Burası gerçekten büyüleyici bir yer. Peki bu ormanın sırrı nedir?” diye sormuş. Uyku Perisi, Elif’in elini tutarak onu büyük ağacın gövdesine doğru yönlendirmiş ve “Bu orman, rüyaların ve hayallerin doğduğu yerdir. Burada her şey mümkündür ve her şey hayal gücünün eseridir. Sen de burada hayal ettiğin her şeyi gerçekleştirebilirsin.” demiş.
Elif, heyecanla Uyku Perisi’nin peşinden giderken ormanın derinliklerine doğru yol almışlar. Yolda birbirinden ilginç yaratıklarla karşılaşmışlar. Dev yapraklı ağaçların arasında zıplayan minik kurbağalar, rengarenk kelebekler ve şarkı söyleyen kuşlar onlara eşlik etmiş. Her adımda daha da büyüleyici bir dünya Elif’in karşısına çıkmış.
Bir süre sonra, büyük bir gölün kenarına gelmişler. Bu göl, ay ışığının su yüzeyinde dans ettiği, etrafı çiçeklerle çevrili bir yermiş. Uyku Perisi, Elif’e dönerek “Bu göl, Dilek Gölü’dür. Burada dilek tutup, içinden geçenleri göle fısıldarsan, dileğin gerçekleşir. Ama unutma, dileklerin her zaman iyi niyetli ve temiz kalpli olmalıdır.” demiş.
Elif, gözlerini kapatarak göle doğru eğilmiş ve içinden “Keşke herkes her gece en güzel rüyaları görebilse” diye dilek tutmuş. Göle fısıldadığında, su yüzeyinde küçük dalgacıklar oluşmuş ve birdenbire gölden yükselen bir ışık etrafı aydınlatmış. Uyku Perisi, Elif’e “Dileğin çok güzel ve saf. Bu yüzden kabul edildi. Bundan sonra her gece çocuklar en güzel rüyaları görecek.” demiş.
Daha sonra Uyku Perisi, Elif’e ormanın diğer büyülü yerlerini de göstermiş. Birlikte bulutlardan yapılmış yataklarda uyuyan minik peri çocuklarını ziyaret etmişler. Bu yataklar o kadar yumuşak ve rahatmış ki Elif bile kendini oraya uzanıp dinlenmek istermiş. Peri çocukları, Uyku Perisi’nin en sadık yardımcılarıymış ve gece boyunca çocuklara güzel rüyalar götürmek için çalışırlarmış.
Elif, Uyku Perisi’nin anlattıklarını dinlerken ormanın ne kadar özel ve önemli bir yer olduğunu anlamış. Burada her şey, çocukların hayal gücünü beslemek ve onları mutlu etmek için varmış. Uyku Perisi, Elif’e “Senin gibi temiz kalpli ve cesur çocuklar sayesinde bu orman varlığını sürdürüyor. Her çocuğun içinde bir parça sihir vardır ve bu sihir, dünyayı daha güzel bir yer yapar.” demiş.
Gün batmaya başladığında, Elif ve Uyku Perisi kulübeye geri dönmüşler. Uyku Perisi, Elif’e ormanın kapısına kadar eşlik etmiş ve ona sihirli bir toz vermiş. “Bu toz, sana en güzel rüyaları getirecek. Her gece yatmadan önce birazını başucuna serpersen, Sihirli Orman’dan gelen rüyalarla uyuyacaksın.” demiş.
Elif, Uyku Perisi’ne teşekkür ederek ormandan ayrılmış ve eve dönmüş. O geceden itibaren, her gece başucuna sihirli tozdan serpmiş ve en güzel rüyaları görmüş. Rüyalarında tekrar tekrar Sihirli Orman’a gitmiş, Uyku Perisi ve diğer peri çocuklarla maceralara atılmış.
Elif’in bu maceraları sayesinde, diğer çocuklar da en güzel rüyaları görmeye başlamış. Sihirli Orman ve Uyku Perisi, çocukların hayal gücünü besleyen, onlara umut ve mutluluk veren bir yer olarak kalmaya devam etmiş.
Ve böylece, Elif ve diğer çocuklar her gece Uyku Perisinin Sihirli Ormanı’nda en güzel rüyalarla buluşmuşlar. Hayal gücünün sınır tanımadığı bu masalsı dünyada, her şey mümkünmüş ve her çocuk, içindeki sihirle dünyayı daha güzel bir yer haline getirmiş.
Gökten üç elma düşmüş: Biri masalı yazanın, biri masalı dinleyenin, biri de Uyku Perisi’nin başına. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
Bu yazı toplamda 43 kez görüntülendi.
Bir yanıt yazın