Bir zamanlar, rengârenk kanatlarıyla küçük bir kelebek yaşarmış. Adı Pırpır’mış. Pırpır, doğduğundan beri hep çiçekler arasında uçmuş, etrafı keşfetmiş ve arkadaşlarıyla eğlenceli vakitler geçirmiş. Ama bu sabah her şey farklıydı. Güneş doğarken, Pırpır, gökyüzünün mavisine doğru bakmış ve içinden kocaman bir dünya olduğunu hissetmiş.
“Pırpır, bugün nereye uçacaksın?” diye sormuş yanındaki uğur böceği Lili.
Pırpır, bir süre düşündükten sonra, “Bilmiyorum, Lili. Ama biliyorum ki bugün daha önce hiç gitmediğim bir yere gitmek istiyorum” demiş.
Uğur böceği Lili biraz endişelenmiş. “Ama Pırpır, ormanlara gitmemelisin. Orada seni bekleyen tehlikeler var” demiş.
Pırpır, Lili’ye gülümseyerek, “Ormana gitmeyeceğim Lili, ama yeni yerler keşfetmek istiyorum. Belki de bir şehre giderim ya da bir deniz kenarına. Kim bilir?” demiş.
Pırpır, kanatlarını çırparak gökyüzüne doğru yükselmiş. Yolculuğu başlarken içi heyecanla dolmuş. Uzaklardan birden büyük, rengârenk bir çiçek tarlası görmüş. “İşte burası mükemmel!” diye sevinmiş.
Tarlaya iner inmez, Pırpır’ı karşılayan biri olmuş. Bu, minicik bir arıymış. Adı Balca’ymış.
“Merhaba, ben Pırpır” demiş küçük kelebek, nazikçe. “Çiçeklerin çok güzelmiş.”
Balca gülümsemiş, “Teşekkür ederim, Pırpır. Ben bu çiçeklerden bal toplarım. Sen de burada mı yaşıyorsun?”
Pırpır, başını sallamış. “Hayır, ben sadece gezmeye geldim. Yeni yerler keşfetmeyi seviyorum.”
Balca, “Öyleyse hoş geldin, Pırpır! Ama dikkatli ol, burada kocaman yusufçuklar var. Çok hızlı uçuyorlar ve bazen farkında olmadan bize çarpabiliyorlar” diye uyarmış.
Pırpır, Balca’nın uyarısını dinleyip dikkatli olmuş. Yusufçuklar bazen hızlı geçse de Pırpır hiç onlara takılmamış. Balca ile güzel bir gün geçirmiş, bol bol sohbet etmişler. Ancak güneş batmaya yakın, Pırpır yoluna devam etmeye karar vermiş.
“Hoşça kal Balca! Belki başka bir gün yine görüşürüz” demiş Pırpır ve kanatlarını çırparak yeniden yola çıkmış.
Uçarken birden aşağıda büyük bir pazar yeri görmüş. Herkes bir koşuşturma içindeymiş. Pırpır, merakla aşağı inmiş ve pazarda dolaşmaya başlamış. Pazarda meyve satan bir tezgâhın üzerinde biraz dinlenmek için konmuş. Bu sırada pazarın esnafı olan yaşlı bir adam fark etmiş onu.
“Ne kadar güzel bir kelebek!” demiş adam. “Gel bakayım, senin gibi güzel bir kelebeği hiç görmemiştim.”
Pırpır, yaşlı adama teşekkür ederek, “Sadece biraz dinleniyorum, uzun bir yolculuktan geliyorum” demiş.
Adam, “Yolculuk zor iş. Ben de gençken çok gezerdim. Bu pazarın en güzel yeri meyve tezgâhıdır, çünkü hep neşeli çocuklar gelir. Onların kahkahalarını duymak insana enerji verir” demiş.
Pırpır, pazarda çocukların oyunlar oynadığını ve güldüğünü görünce çok mutlu olmuş. “Seninle tanışmak çok güzeldi, ama daha gidecek çok yerim var” diyerek tekrar uçmaya başlamış.
Bu sefer deniz kenarına doğru yol almış. Uzaklardan denizin dalgalarının sesi geliyormuş. Pırpır, denizin üzerine geldiğinde içi huzurla dolmuş. Güneş yavaş yavaş batarken, denizin rengine karışan turuncu ve pembe tonlar, Pırpır’ın kanatlarında dans ediyormuş.
Tam bu sırada, Pırpır’ın önüne bir martı çıkmış. Martı neşeyle bağırmış, “Hey! Sen de denizi mi seviyorsun?”
Pırpır gülerek, “Evet! Bu kadar güzel bir yeri kim sevmez ki?” demiş.
Martı gülümsemiş. “Ben burada yaşarım. Günlerimi uçmak, yüzmek ve balık tutmakla geçiririm. Senin de burada olman çok güzel.”
Pırpır, martıyla deniz kenarında biraz daha zaman geçirmiş. Martı ona dalgaların sırrını, denizin altındaki yaşamı anlatmış. Pırpır, bu kadar güzel ve farklı hikâyeler duyduğu için çok mutlu olmuş.
Günün sonunda, Pırpır eve dönmeye karar vermiş. Lili’ye olanları anlatmak için sabırsızlanıyormuş. Uçarken tekrar tarlanın üzerinden geçmiş ve Balca’ya el sallamış. Pazara geldiğinde yaşlı adam yine tezgâhının başındaymış, Pırpır’a gülümseyerek el sallamış.
Sonunda Pırpır, arkadaşlarına kavuşmuş. Lili, Pırpır’ı görünce hemen yanına koşmuş. “Pırpır! Neler yaşadın? Çok endişelendim” demiş.
Pırpır, gülerek, “Bana inanmazsın Lili! O kadar güzel yerler gördüm, o kadar harika arkadaşlar edindim ki. Dünyanın ne kadar büyük ve güzel olduğunu keşfettim. Balca adında bir arı, pazarda yaşlı bir adam ve deniz kenarında bir martı ile tanıştım. Hepsi çok nazikti” demiş.
Lili, Pırpır’ı dinlerken gözleri parlamış. “Keşke ben de seninle gelebilseydim.”
Pırpır gülerek, “Gelecek sefer birlikte gideriz, Lili. Her zaman yeni maceralar var ve seninle keşfetmek çok daha eğlenceli olacak” demiş.
Ve böylece, Pırpır ve Lili yeni maceralar için planlar yapmaya başlamışlar. Her gün farklı bir yeri keşfetmek, yeni arkadaşlar edinmek ve dünyanın güzelliklerini görmek için kanat çırpıyorlarmış. Küçük bir kelebeğin kanat çırpışı, büyük bir maceraya dönüşmüş ve Pırpır, en güzel anılarını kalbinde saklamış.
Bu yazı toplamda 59 kez görüntülendi.
Bir yanıt yazın