Denizci ve Altın Balık
Denizci Marco ve Altın Balığın Açgözlülük Masalı
Bir zamanlar, uçsuz bucaksız okyanusun kıyısında küçük bir balıkçı köyü vardı. Bu köyde, yaşlı bir denizci olan Marco yaşardı. Marco, uzun yıllarını denizde geçirmiş, nice fırtınalara göğüs germiş, denizi ana yurdu gibi benimsemiş biriydi. Ancak artık eskisi gibi güçlü değildi, balık tutmak onun için giderek zorlaşıyordu.
Bir sabah, Marco ağlarını denize attı. Saatler geçti ama hiçbir şey yakalayamadı. “Bugün de boş döneceğim galiba,” diye iç geçirdi. Ancak tam ağı çekmeye yeltendiğinde, birdenbire ağ ağırlaştı. Marco heyecanla ağı yukarı çektiğinde içinde parıl parıl parlayan bir balık gördü. Balık, adeta altından yapılmış gibi ışıldıyordu.
Balık, Marco’ya baktı ve konuşmaya başladı:
“Ey yaşlı denizci, lütfen beni serbest bırak! Eğer beni bırakırsan, sana büyük bir iyilik yaparım.”
Marco, şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Daha önce hiç konuşan bir balık görmemişti.
“Sen nasıl konuşuyorsun? Ve nasıl olur da bana iyilik yapabilirsin?” diye sordu.
Altın balık, gözlerini kırparak cevap verdi:
“Ben sihirli bir balığım. Eğer beni serbest bırakırsan, dilediğin üç dileği yerine getiririm.”
Denizci Marco, balığı bir süre inceledi. Açıkçası, ona pek inanmamıştı. Ama yine de içindeki merak duygusuna engel olamadı.
“Peki,” dedi. “Önce bir dileğimi yerine getir, sonra seni serbest bırakacağım.”
Balık başını salladı.
“Dile benden ne dilersen.”
Marco, düşündü taşındı ve sonra içini çeken büyük bir hüzünle dileğini söyledi:
“Gençliğimi geri istiyorum. Eskisi gibi güçlü, çevik ve dinç olmak istiyorum.”
Altın balık kuyruğunu salladı ve bir anda Marco’nun bedeninde bir değişim başladı. Yüzündeki kırışıklıklar kayboldu, saçları eski koyu kahverengi rengine döndü, kolları kaslandı ve gözleri yeniden parladı. Artık genç bir adamdı!
Marco sevinçle güldü ve ellerini hayranlıkla inceledi.
“Gerçekten de sihirliymişsin!” diye bağırdı. “Tamam, seni serbest bırakıyorum.”
Ancak tam balığı suya bırakacağı sırada, açgözlülük Marco’nun kalbine sinsice girdi.
“Aslında… İki dileğim daha var,” dedi ve balığı sıkıca tuttu.
Altın balık endişeyle kıvrandı.
“Unutma, denizci! Açgözlülük her zaman felaket getirir.”
Marco, balığın sözlerine aldırmadı.
“İkinci dileğim, büyük bir servet istiyorum. Altınlar, mücevherler, büyük bir saray!” dedi.
Altın balık kuyruğunu bir kez daha salladı ve Marco’nun etrafında ışıklar dans etmeye başladı. Gözlerini açtığında, kendisini devasa bir sarayın içinde buldu. Her yer altın ve değerli taşlarla süslenmişti. Marco, bu lükse hayranlıkla bakarken, altın balık hâlâ elindeydi.
“Şimdi serbest bırakıyor musun?” diye sordu balık.
Ama Marco, artık hırsına yenik düşmüştü.
“Son bir dileğim kaldı,” diye mırıldandı. “Eğer bu kadar gücün varsa, neden sonsuz bir ömre sahip olmayayım? Sonsuza kadar genç ve güçlü kalmak istiyorum!”
Altın balık bir an sessiz kaldı. Sonra, derin bir nefes alarak başını salladı.
“Öyle olsun, denizci. Sonsuza kadar yaşayacaksın. Ama bunun bedeli ağır olacak.”
Altın balık kuyruğunu son bir kez salladı. Marco, bir anda değişmeye başladı. Ama bu sefer gençleşmek yerine, derisi soğudu, solungaçlar oluştu ve elleri yüzgeçlere dönüştü. Bacakları kayboldu ve kuyruğa dönüştü. Marco, dehşet içinde haykırdı:
“Ne yapıyorsun?!”
Altın balık, üzgün bir ifadeyle cevap verdi:
“Sonsuza kadar yaşayacaksın, ama artık bir insanoğlu değil, bir balık olarak! Denizin derinliklerinde, ebediyen yüzmek zorundasın!”
Marco, sudan korkuyla sıçrayarak kaçmaya çalıştı, ama vücudu artık bir balığa dönüşmüştü. Sular onu yavaşça içine çekti ve Marco’nun çığlıkları dalgalar arasında kayboldu.
Altın balık, üzgün gözlerle denizin derinliklerine bakarak fısıldadı:
“Açgözlülük, her zaman insanın sonunu getirir…”
O günden sonra, denizciler anlatır ki, Marco hâlâ denizin derinliklerinde bir balık olarak yaşamaktadır. Fakat ne zaman bir balıkçı açgözlü olup fazlasını isterse, Marco’nun hayaleti suyun yüzeyinde belirir ve şu uyarıyı fısıldar:
“Elindekilerin kıymetini bil, yoksa deniz hepsini senden geri alır…”
Ve böylece, açgözlülüğün getirdiği son, dalgaların arasında bir efsane olarak yaşamaya devam etti.